Taklit edilemeyen tek şey…
Kullanıcı Deneyimi Araştırması bir ürünün yönetilmesindeki en güzel ve en iyi aşamalardan olabilir. Çünkü kullanıcılar ile birebir görüşmeler ürünümüz için daima faydalıdır diyebiliriz. Bu metodlar arasında “Bu yöntem çok iyi yav!” diyebildiğimiz bir metod yok aslında. Çünkü hepsinin kullanılacağı kısım farklı. “Ya millet göz izleme testini yapmayalım şimdi o kadar para harcamaya gerek yok” gibi şeyler duyabilirsiniz. Kimisi bunu gereksiz bulabilir kimisi çok yararlı der. Ama aslında hepsinin yararı mevcut zararını bulabildiğimiz bir araştırma yöntemi daha aklıma gelmiyor ve duymadımda.
Kullanıcı Deneyimi Araştırması ‘nda en yanlış olay; karşı tarafa çekingen yaklaşılması. Sonuçta bu ürünü tanıdığımız insanlara yapmıyoruz ve yapmayacağızda. Ve daima tanıdığımız insanlarla da araştırma yapamayız. Yapılır tabii ki ama her zaman öyle denk gelecek diye bir kural yok. Peki tanımadığımız insanlarla bir araştırma üzerinde çalışırken ne yapmamız gerekiyor? Bize ne lazım?
Çene ve cesaret. (Çeneyi yanlış anlamaya gerek yok. Sonuçta bir araştırma yapıyorsak bizim konuşacağımız şeyleri en iyi şekilde dillendirmemiz gerekiyor.)
Sosyal medyada dolaşan bir söz var; Taklit edilemeyen tek şey cesarettir. Tanımadığımız insanlarla konuşmaya çalışırken asla çekinmeden ve bir cesaretle, kendindin emin yaklaşmalıyızki karşı tarafa bunu en iyi şekilde yansıtıp onun da güvenini kazanalım. Bir araştırmada olabildiğince cesaretli ve kendinizden emin olun. Bu yazdıklarımı bir firmada çalışan olarak konuşmuyorum. Freelance çalışsanız bile eninde sonunda sokağa inip halkla araştırma yapmak zorundasınız. Ve bu cesaret dediğimiz olay burda daha çok devreye giriyor.
Bu arada bir User Research etkinliğinde Esin Işık şunu söylemişti; Bir insana fikrini sorarsaniz net bi sey almazsiniz, deneyimini sorarsiniz alirsiniz. (https://www.linkedin.com/in/esinis/)