Twitter’ın hayatıma etkisi ve ilk iş maceram — Yazı Dizisi #1
Twitter’da kendi iş tecrübelerimi paylaşmayla alakalı bir anket başlatmıştım. Bunun üzerine bir çok kişi Medium’da yayınlanmasını söylemiş. Ben de buna dayanarak ilk yazıyı paylaşıyorum.
İlk yazı konusunu sektöre yeni başlayan ve başlamak isteyen arkadaşlara ithafen yazmak istedim. Farkettimki bir çoğu okul hayatına bağlı kalarak kendilerine bir iş hayatı belirliyorlar fakat bu iş hayatında böyle olmuyor. Biraz da yol göstermek amaçlı yazmak istedim.
Bu arada bu hikaye 15 yaşımdayken lise 1. sınıfın Mayıs-Haziran aylarında geçiyor. Başlayalım;
İlk işimi nasıl buldum ve sektöre nasıl girdim?
Bundan yaklaşık 7–8 yıl önce Twitter’a üye olmuştum. İlk başta çok saçma tweetlerim vardı. Fakat sonrasında nasıl keşfettiğimi hatırlamıyorum ama bir türlü iş dünyasından birilerini takip ederek kendimi bilgilendirmeye başlamıştım. Bilişim sektöründe bir çok farklı alanı görmüş birisi olarak Arayüz tasarımı’na ayrı bir ilgim vardı. Sektörden insanları keşfetmeye başladıktan sonra etkinliklerden haberdar oluyordum ve nerdeyse bir çoğuna gidiyordum. Hatta ilk gittiğim etkinlik Userspots’un Microsoft binasında yaptığı etkinlikti. Yunus Emre ile gitmiştik. Gelelim iş bulma sürecine…
O zamanlar Twitter’dan Burak abi’yi(Burak Dönertaş) takip ediyordum. Kendisi o yıllarda Ubit firmasında çalışıyordu. Ve yaptığı bir arayüzü çok beğendiğimden dolayı lise zamanımın 3 ay tatili için “burada çalışarak geçirebilirim kesinlikle bir şeyler öğrenirim!” dedim. Sonrasında twitter’dan Ubit firmasındaki insanları keşfetmeye başladım. Ve oradan Hasan abi’yi(Hasan Civelek) gördüm. Gördükten sonra da hemen takip ettim. O da geri dönüş. Bu benim için güzel bir adımdı. Çünkü firmaya bir tık daha yaklaşmıştım. Bir yandan da o zamanlarda bir diğer Hasan abi’yi(Hasan Yalçın) takip ediyordum. O da markafoni’de çalışıyordu. Bu iki firma benim bir şeyler öğrenmem için güzel yerlerdi. Ubit için Hasan abi’ye twitter’dan dm attım. Dm’den Hasan abi’nin mailini istemiştim. Bir yandan da Hasan Yalçın’a websitesi üzerinden ulaşmıştım kısa süreli çalışma için. İkisinde de duygum aynıydı aslında. Meraklı ve hevesli olduğumu, bu konu hakkında daima araştırma yaptığımı açıklayıp mail atmıştım.
Böyle bir mail üzerine karşı taraftan ne beklersiniz bilmiyorum. Ben de çok umutlu değildim açıkçası. Ama insanlar sizin ne kadar hevesli, azimli, istekli olduğunu görürse o kadar yardımcı oluyor. Sanırım bu yüzden ben de ilk işimi bulmuştum diye düşünüyordum. Sonrasında aynı gün içerisinde markafoni’de böyle kısa süreli bir pozisyonun olmadığını öğrenmiştim. Ama sonrasında Ubit’ten olumlu bir dönüş almıştım. Bu iki haber tam 1 saat olmuştu. Hatta ben o yaş heyecanıyla Hasan’ları karıştırıp Ubit’ten red yedim sanmıştımki Hasan abi beni telefondan arayıp söyleyince aslında Ubit’ten değil Markafoni’den red aldığımı maile tekrar bakınca farketmiştim :)
Böylelikle ilk işimi twitter’dan kapmıştım. Oraya girdiğimde ilk yazılım öğrenmek için girsemde o zaman Ubit’te çalışan Melih abi(Melih Gengönül) benim yaptığım tasarımları görünce beni yanına almıştı. Ve sağ olsun bana çok şey öğretti. İlk freelance işimi ayarlayan da kendisiydi. Bir iş yerinde tasarım yapma maceram orada başlamıştı. Yazılım diye işe başlayıp sonra tasarım tarafına geçen nadir insanlardan olabilirim herhalde.
Böyle bir iş hikayem daha var ona başka bir yazıda değineceğim. Özetle siz interneti nasıl kullanırsanız öyle şekillenirsiniz. Ben Twitter sayesinde sektörden bir çok kişiyle tanıştım, iş yaptım, etkinliklere katıldım, kendimi geliştirdim ve geliştirmeye de devam ettim. Bu yüzden bir şeylerden çabalamaktan vazgeçmeyin. Olabildiğince kovalayın, çalışın, tecrübe kazanın.
Markafoni’yle alakalı süreçlerden beni haberdar eden Hasan Yalçın’a, tasarımyla beni etkileyip Ubit’i görmeme yardımcı olan Burak Dönertaş’a, ilk işimi bulmama ve ayarlamama yardımcı olan Hasan Civelek’e, işe girdikten sonra bana daima yardımcı ve ilk freelance işimi ayarlayan Melih Gengönül’e buradan teşekkürlerimi sunuyorum.
